Endülüs… Renkleriyle, kültürüyle, portakal ağaçlarıyla kesinlikle büyüleyici bir coğrafya. 🧡 Sevilla ise bu coğrafyanın tam kalbi! Geçmişte önemli olaylara da ev sahipliği yapmış. Amerika’yı keşfetmek üzere okyanusa açılan Kristof Kolomb’un da, dünyanın ilk romanı Don Kişot’u yazan Cervantes’in de yolu geçmiş buradan. Hatta ardında “Nedimeler” isimli bir başyapıt bırakan Diego Velazquez de bu şehirde doğmuş!

Yazımıza başında hatırlatalım: Piri’yi yükleyerek Sevilla’nın sokaklarını Saffet Emre Tonguç’un anlatımı eşliğinde ve Vodafone Red’in sınırsız ayrıcalıklarıyla ücretsiz keşfedebilirsiniz!

1.İspanya Meydanı & Maria Luisa Parkı 

Burası Sevilla’yı ziyaret ederseniz mutlaka zaman geçirmeniz gereken yerlerin başında geliyor. İspanya Meydanı yaklaşık 46 bin metrekarelik bir alanı kaplıyor. Fakat içinde bulunduğu, şehrin en büyük yeşil alanı, Maria Luisa Parkı bunun yaklaşık 5 katı büyüklüğünde! 

Park 1920-30 yılları arasında şehirde düzenlenecek bir fuar için Jean- Claude Nicolas Forestier tarafından tasarlanmış. Forestier, yine bir fuar için tasarlanan Eyfel Kulesi’nin bahçelerini de tasarlamış ünlü bir peyzaj mimari. Huzurlu bir yürüyüş için birebir!

2. Altın Kule

Torre del Oro, yani Altın Kule, 1220-21 yıllarında Muvahhidler tarafından yaptırılmış. Sevilla bir liman kenti olduğu için geçmişte kule limanın gözlenmesi ve savunmasında rol oynuyormuş. Kule kaynaklara göre 36 metre yükseklikte ve üç kademeden oluşuyor. 1200’lerde sadece ilk iki kademe yapılmış. En üstteki silindir, altın kubbeli yapı ise 1755 yılındaki Büyük Lizbon Depremi’nden sonra eklenmiş. 

Altın Kule 1944’den beri Deniz Müzesi olarak hizmet veriyor. Müzeyi ziyaret edip İspanya’nın denizcilik tarihine dair sayısız özel parçayı görmenizi tavsiye ederiz.

3.Sevilla Katedrali

Sevilla Katedrali’nin ismini duymuş olma ihtimaliniz çok yüksek, çünkü şuan dünyanın en büyük gotik katedrali! Hatta bir zamanlar dünyanın herhangi bir mimari tarzdaki en büyük katedraliymiş.

Hem katedralin kendisi, hem bulunduğu alanın tarihi değeri çok büyük. Sevilla’nın Muvahhidler’in elinde olduğu dönemde, bugün katedralin bulunduğu alanda İşbiliye Ulu Cami bulunuyormuş. İşbiliye Ulu Cami 1248 yılında kentin Hristiyanların eline geçmesiyle kiliseye dönüştürülmüş, daha sonrada bugün karşımızda gördüğümüz yapının inşaatına başlanılması için yıkılmış. Bu arada Sevilla Katedrali 1987 yılından beri UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’nde. Özellikle mimariye ilgiliyseniz bu katedrali gezmek, fotoğraf çekmek için birkaç saat ayırmanızı tavsiye ederiz.

4. Alkazar 

Fotoğraftan da hissedebileceğiniz gibi, huzur dolu bir durak burası. Alkazar, Arapça, köşk saray anlamına gelen, “el- kasr”dan geliyor. Bu saray ilk kez 12. Yüzyılda yaptırılmış. Daha sonra, 14. Yüzyılda, Kral I. Pedro tarafından başlatılan yeni inşaa sürecinde  dış duvarları ve Aslan Kapısı hariç her yeri yıkılmış. Kral I. Pedro, yeni inşaa sürecinde, Müslüman ustalar ile çalışmış ve ortaya “mudejar” olarak anılan bir sentez mimari stili çıkmış.  Eminiz ki Alkazar ziyaretinizde kameranız elinizden düşmeyecek! 

5. Lebrija Kontesi’nin Sarayı

Burası, Sevilla’da Alkazar’ın güzelliğine eşlik eden bir başka saray. Lebrija Kontesi’nin Sarayı,  Manyerist ve Barok izler taşıyan kapısıyla, boyalı seramikleriyle, ve müthiş işliğiyle nefesinizi kesecek bir yapı. Avlusundaki Roma dönemine ait mozaik yer özellikle görülmeye değer. Sarayı ziyaret ederseniz üst katındaki sanat koleksiyonlarını keşfetmeyi ihmal etmeyin! 

Bu arada, Sevilla’da görmenizi tavsiye ettiğimiz yerlerin tamamını 17 Duraklık Vodafone Red ile Sevilla turumuzda ücretsiz dinleyebilirsiniz! Tek yapmanız gereken Piri uygulamasını indirmek.