Primary Menu
Hit Enter to search or Esc key to close
Blog thumbnail

Karaköy Gezi Rehberi ve Gezilecek Yerler

Karaköy Gezi Rehberi ve Gezilecek Yerler

Blog thumbnail

Son yılların en gözde semtlerinden Karaköydeyiz… Gözde olmasının birçok sebebi var tabii, tarihinden tutun  modernleşme ile gelen cıvıl cıvıl mekanlarına kadar. Gencinden yaşlısına herkese hitap edecek mekanlara ve yapılara sahip Karaköy.  Gerçekten de İstanbul’un gezilecek yerleri listesine baktığınızda mutlaka en azından bir Karaköy mekanının adını görürsünüz. Peki neden bu kadar popülerleşti? Galata’ya olan yakınlığından mı, insana eskileri hatırlatan balıkçılarından mı, sokaklarındaki sanat ve tarihin izlerinden mi? Belki de hepsi sayesinde.. Bu kadar bahsettiysek şart oldu, gelin sizlerle beraber Karaköy’de gezilecek yerlere birlikte bir göz atalım.

Kılıç Ali Paşa Camii 

Kılıç Ali Paşa Camii, Mimar Sinan’ın diğer eserlerine kıyasla daha küçük bir yapı. Ancak sanatçısının izlerini her köşesinde görebileceğiniz bir eser, o kesin. Dediklerine göre Kılıç Ali Paşa’ya dönemin sultanı III. Murat, ya demiş sen donanmanın başısın, kaptan-ı deryasın o yüzden senin işin denizlerde, karada işin yok, niye karaya bir cami yapıyorsun. Bunun üzerine Kılıç Ali Paşa’nın da denizi doldurup denizin üzerine camisini yaptığı söyleniyor ve Mimar Sinan ile konuşuyor. Diyor ki Mimar Sinan’a benim şehirde en sevdiğim binalardan bir tanesi Aya Sofya. Ayasofya benzeri bir cami istiyorum. Bu çerçevede de Aya Sofya’ya mimari olarak bezeyen, onun gibi galerisi olan, bol sütunlu bir cami yapıyor Mimar Sinan.

Türk Ortodosk Patrikhanesi Meryem Ana Kilisesi

Hemen Oks Kafe’nin yanında girişi olan bu patrikhane diğerlerine göre farklı. Avluda mezar taşları var. Zeminde mezar taşları bulunuyor. Burası Türk Ortodoks Patrikhanesi. Şöyle bir soru sorabilirsiniz, biz Rum Ortodoks Patrikhanesini duyduk, Türk Ortodoks Patrikhanesi ne demek. Türk Ortodoks Patrikhanesi’ni Atatürk Kurduruyor 1920’li yıllarda. Ve Papa Efdim Kurtuluş Savaşı esnasında Atatürk’e yardımcı olan isimlerden biri ve kilisenin aynı zamanda patrikhanenin başına o geçiyor. Bu gün cemaatin üç tane kilisesi var. Hiç bir kilisede görmezsiniz. Bakın burada Ne Mutlu Türküm diye yazıyor. Burada koskoca bir Türk bayrağı var. Aynı zamanda Atatürk’ü görüyorsunuz. Türk Ortodoks Patrikhanesi olduğu için diğer kiliselerde göremeyeceğiniz bir şey bu. Bizce Türk Ortodoks Patrikhanesi kesinlikle görmeye değer yapılardan bir tanesi.

Rıhtım

Karaköy rıhtımda  gerçekten harika bir tarihi yarımada manzarası var. Öncelikle birinci tepenin üzerinde Topkapı sarayını, onun arkasında Ayasofya Müzesi’ni ve geride de Sultan Ahmet Cami’ni görüyoruz. Mimar Sinan, aslında çok enteresan Osmanlı ordusunda görev yapıyor. Fakat bir gün ordunun geçmesi gereken bir yerde köprü inşaatı yapılması şart ve bu inşaatı gerçekleştiren kişi de Mimar Sinan. Böylelikle padişahın dikkatini çekiyor ve kırklı yaşlarının sonunda Mimar Başı oluyor ve Osmanlı’ya bu olağanüstü eserleri yapıyor. Baktığınızda Mimar Sinan’ın en önemli eseri, ustalık eseri olarak görülen eser Selimiye’de UNESCO’nun da Dünya Kültürel Mirası Listesi’ne girmiştir. Yani Edirne’deki meşhur Selimiye Camii’dir. Ama şehrimizdeki en büyük eseri ise şehrin en büyük külliyesi olan aynı zamanda Süleymaniye Camii’dir ki İstanbul’un üçüncü tepesini taçlandırır.

Karaköy Rıhtım

Haydarpaşa İskelesi

Haydarpaşa İskelesi’ni listeye almamızın sebebi ardındaki tarihi. Burada gördüğünüz sağlık merkezi ile iskele arasında biraz duralım. Bu bölgede bir yeraltı camii var. Bu yeraltı camiinin özelliği ise Kemankeş Sokağı üzerinde bulunan meşhur zincir kulesinin bulunduğu yer olması. Hani bilirsiniz,  Haliç’in girişinde bir zincir varmış, zincir dolayısı ile Osmanlı’lar içeriye gemilerini sokamamışlar. İşte o zincirin kulesinin olduğu yer. Yıllarca Bizanslılar karşı tarafta yaşamışlar. Hep buraya bakmışlar. Çünkü arada Galata Köprüsü olmadığı için pek geçememişler buraya. Ancak sandallar ile geçmeleri mümkün olmuş. Karşıya baktıkları için buraya Rumca “karşı” yani Pera demişler.

Kamondo Merdivenleri 

 Bu meşhur merdivenler, Musevi bir aile olan Kamondo ailesi tarafından şehre katkı olarak yapılmış. 1880’li yıllarda yapılmış. 1965’te de Henry Cartier Bresson isimli, çok ünlü Fransız bir mimar, burayı fotoğraflamış. Kamondo Merdivenlerinden yukarı çıktıktan sonra sağa saparsak, Banker Han isimli gene keyifli bir otel karşımıza çıkıyor. Ara sokaklarda ne cevher var değil mi! Burası Banker Sokak. Kamondolar zaten banker bir aileymiş.  Kamondoların sonu birazcık hazin bitiyor ama, çünkü bu aile daha sonra Fransa’ya taşınıyor.

Karaköy Kamondo Merdiveni

Salt Galeri 

Alexandre Vallaury’nin yaptığı Salt Galeri’ye girer girmez sağınızda Latince, solunuzda ise Arapça iki tane yazı görüyorsunuz. Sağdaki Latince yazının üzerinde hemen yazanı okuyayım size. ‘Dostlara verdiğin hiç bir şeye kader dokunamaz. Verdiğin her şey her zaman için servetin olacaktır’ yazıyor. Solda ise Arapça bir hadis görüyoruz, orada ise ‘Para kazanan Allah’ın sevgili kuludur’ yazıyor. Buradan baktığınızda da tarihi yarımadanın çok hoş bir manzarasını görüyorsunuz.

3. tepeye bakacak olursak, Süleymaniye Camii’ni görüyorsunuz. Mimar Sinan’ın muhteşem eserini görmek mümkün. Burada çok güzel bir kafe var, tavsiye ederim. Neo Locale diye bir restoran da bulunuyor. Hemen aşağısı ise hırdavatçılar çarşısı, sağ tarafta da Robinson Crusoe’nun şubelerinden biri var. Burası hırdavatçılar çarşısı yani Perşembe pazarı. Karşıda ise hem Beyazıt Kulesi’ni hem Beyazıt Camii’ni görebilirsiniz.. En sol tarafa baktığımızda ise Sultan Ahmet Camii’nin minarelerini de görmek mümkün.

Arap Camii

Arap Camii’nin minaresi aslında eski bir çan kulesi. Çünkü ne de olsa burası Aziz Pavlus’a adanmış olan bir katolik kilisesiymiş. Onun çan kulesi bugün karşımıza bir minare olarak çıkıyor. Ama kare şeklinde genellikle çan kuleleri. Gerçekten çok çarpıcı bir camii. İstanbul’un en güzel 200 Camii kitabında ilk 10’da  yer alan bir cami. Restorasyonu da yapıldı. Günümüzde ise şehrin en sıradışı camilerinden biri. Bakın burada da yazıyor zaten Arap Camii diye anılan bu eser İstanbul’un fethi için 715 yılında gelmiş olan İslam Arap Kumandanlarından ve sahabe evlatlarından bir ordu başındaki Besleme Bin Abdülmelik adındaki komutan Bizans semalarında ilk ezan-ı muhammedi sesinin yükseldiği bir cami yaptırmış ve adına Arap Camii demiştir. Ama Bizans’ı alamamış, uzun süre okursanız burayı Dominiken papaz ve rahipleri kilise haline getirmişler ve buna da San Paolo adını vermişler.

Karaköy Arap Cami

Bütün bunların dışında, Karaköy’ün bir de modern yüzü dediğimiz aslında çok popüler olan mekanlarının olduğu sokak var. Karaköy cafeler cenneti… Hem her biri farklı hizmet sunan genç, yaşlı herkese hitap eden cafeler. Karaköy’e gitmişken meşhur Güllüoğlu’ndan baklava yemeden, birbirinden güzel hamburgercilerden birinde hamburger yemeden ve 3.dalga kahve seviyorsanız içmeden dönmeyin derim.. Karaköy kahvaltı için de güzel bir seçenek ayrıca. Seçenekler gerçekten sonsuz. Daha fazlasını yazmaya gerek yok, gidip görmeniz lazım! Hem de Piri uygulamasındaki  “Karaköy, Harmanlayan Liman” turunu dinleyerek Saffet Emre Tonguç seslendirmesiyle her bir sokağa ve yapıya daha da farklı bakmanızı şiddetle tavsiye ediyoruz. 

Yorum Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Rating*